Ocak 2020/ Philip Verleger
”Philip Verleger, 40 yılı aşkın bir süredir enerji piyasaları hakkında yazan bir ekonomisttir. MIT mezunu olan Yale’de iki cumhurbaşkanına hizmet verdi ve 1980’den bu yana enerji emtia piyasalarının gelişmesine yardımcı oldu.”
Çin, küresel petrol piyasalarında önemli bir istikrar gücü olarak ortaya çıkmıştır. Büyük stokları son iki kesintiden sonra ham petrol piyasalarını sakinleştirirken, yeni inşa edilen rafinerilerden artan ürün ihracatı, önemli Asya ihracat pazarlarındaki ürün fiyatlarını düşürüyor.
Petrol fiyat istikrarını arzulamak için her türlü nedeni olan Çin hükümeti, stoklarını ve ihracat kapasitelerini bu istikrarı sağlamak için araçlara dönüştürdü ve bunları kullanma konusunda becerikli. Sonuç, dünyanın petrol tedarikçileri ve daha yüksek fiyatlar arayan spekülatörler için önemli bir dengelemedir.
Yakın tarihli iki olayın geçmişte olduğu gibi yükselen fiyatlar göndermemesi, yeni “Çin Etkisi” ni göstermektedir. İlk olay, Suudi Aramco tesislerinin saldırıya uğradığı Eylül 2019 başlarında gerçekleşti. Çoğu gözlemci, olayı izleyen günlerde piyasaların artmasını bekledi. Alıcılar beklenen artıştan faydalanmak için koşarken fiyatlar ilk saatlerde yükseldi. Ancak bahisleri kötüye gitti, çünkü Suudi Arabistan müşteri taleplerinin karşılandığından emin olduğu için fiyat istikrarı birkaç gün içinde kuruldu ( WEO Eki.29’19 ).
Bu fiyat istikrarı, Çin’den panik satın alma eksikliğinden kaynaklandı. Öyle ya da böyle Çinli alıcılar hükümetleri tarafından ham petrol ihtiyacının kriz öncesi fiyatlarla karşılanacağından emin oldular.
İkinci olay, ABD’nin İranlı General Qassem Soleimani’yi öldürdüğü bu ayın başlarında gerçekleşti. Dış politika uzmanları bir kez daha petrol piyasasında bozulma tehdidinin arttığını yazdı. Hiç şüphe yok ki, bir televizyon şebekesinden veya başka bir telefondan çağrılarını beklemek ve fiyat artışlarını açıklamak için talep ediyorlardı. Telefon çağrıları hiç gelmedi. Fiyatlar üç saat yükseldi ve ardından kriz öncesi seviyelere döndü.
Çin’in eylemlerinin etkisi, önceki aksaklıkların geçmişinin gözden geçirilmesiyle görülebilir. Uzun süreli fiyat artışlarının önceki bölümlerinde, bir veya daha fazla alıcı aniden beklenen arzında bir kesintiyle karşı karşıya kalmaya zorlandı. Örneğin, İran hükümeti 1978’de çöktükten sonra, büyük petrol şirketleri Japon müşterileri ile uzun vadeli sözleşmelerini aniden sonlandırdı. Bu alıcılar fiyatlara teklif vererek pazara koştu.
Bugün en savunmasız alıcılar Çin’de. Orada, bağımsız “çaydanlık” rafinerilerinin sahipleri pazarın merhametindedir. Bu firmalar, bir aksaklık haberiyle pazara koşma ihtimalinin en yüksek olduğu görünüyordu. Bunun yerine deneyimli tüccarların sabrını gösterdiler. Onların soğukkanlılığının bir nedeni muhtemelen Çin’in önemli stratejik stoklarıdır.
Ürün İhracatının Rolü
Çin, diğer birçok mamul malın önemli bir ihracatçısı haline geldiği gibi, petrol ürünlerinin de önemli bir ihracatçısı haline gelmiştir. Çin’in petrol stratejisi, ihracat rafinerilerinin inşasına stratejik stok birikiminin ötesine uzanıyor gibi görünüyor. Çinli rafinerilere verilen ihracat kotaları son birkaç yılda hızla arttı ve Çin’den gelen ürün akışı kritik Singapur pazarındaki ürün fiyat artışlarını sınırlandırıyor gibi görünüyor.
Bazıları Çin’in artan ihracatını ülkenin ekonomik yavaşlamasına bağladı. Doğru olabilirler. Bununla birlikte, son 20 yılda, Çinli firmalar, özellikle ihracat pazarlarına yönelik birçok sektörde imalatta büyük açılımlar gerçekleştirdiler. Rafine etmenin bir istisna olması pek olası değildir.
Çin, ürün ihracatını artırarak kritik pazarlardaki ürün fiyat artışlarını sınırlandırabilir. Yatırımcıların anladıkları gibi, ürün fiyat artışları olmadan ham fiyat kazançları sürdürülemez. Bozulmuş ham pazarlardan geri adım atarken ürün fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı uygulamak, Çin’i küresel petrol pazarında daha da etkili bir istikrar gücü haline getiriyor.
Bu istikrar Çin için önemlidir, çünkü daha yüksek petrol fiyatları, özellikle Çin için önemli ticaret ortakları olan ülkeler olmak üzere birçok ülkede ekonomik bir depresan görevi görür. Böylece Çin petrol fiyatlarını sabitleyerek küresel ihracat pazarını mal ve hizmetlerinin birçoğu için koruyabilir ve böylece ülkenin ihracata yönelik ekonomisini güçlendirebilir.
Soleimani’nin suikastının ardından fiyat dalgalanmasının olmaması ve Suudi Aramco tesislerine yapılan daha önceki saldırılar, Çin’in küresel petrol piyasalarında istikrarlı fiyatlar görmeye olan ilgisinin, ülkenin ekonomik hedeflerinin yönlendirdiği bir ilgi ile açıklanabilir.